Tansel Kolcu yazdı.

UEFA Avrupa Ligi H Grup 5. maçında, deplasmanda Kızılyıldız ile karşılaşan Trabzonspor, ilk yarısı 1-1 biten maçta, rakibine 2-1 mağlup olarak, grubunda büyük bir avantajı kaybetmiş oldu. Grubumuzda şu an lider olamasak da, pas istatistiğinde büyük bir başarı göstererek, lider olmayı başardık! Pesiç’in ayağından yediğimiz 2. gol, adeta Abdullah Hoca’ya ders niteliğindeydi! Malum, bizim takımda sıfıra inip orta yapmak yasak! Trezeguet’i inatla sağda oynatıp onu etkisizleştiren Abdullah Avcı’nın, Kızılyıldız’ın kapandığı ve boş alan bırakmadığı son dakikalarda, Lahtimi’yi oyuna alması da, Lahtimi yüzünden yapılan eleştirileri boşa çıkarmak amaçlıydı sanırım! Futbolcuların elinden geleni yaptığı bu maçta, yine inada ve bol pasa teslim olduk desek yeridir!  Kalite olarak, Trabzonspor’dan 5 gömlek aşağıda olan bir takımdan alınan bu mağlubiyet, maalesef haftalardır istenen oyunu oynatamayan Abdullah Hoca’ya yazar…

Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinin Çavuşlu köyünde, 1888 yılında dünyaya gelen Hüseyin Avni Aker, Trabzon Muallim Mektebinden 1906 yılında mezun olduktan sonra, öğretmenlik görevine başlar. Bir süre öğretmenlik görevini sürdüren Hüseyin Avni Aker, Balkan harbi nedeniyle orduya katılarak, Teğmen rütbesi ile hizmetlerde bulunurken, Balkan harbi sonrası, 1.Dünya savaşı ve İstiklal savaşında da görevini devam ettirir.  İzmir’e ilk giren subaylarımız arasında yer alan Hüseyin Avni Aker, savaş sonrası Yüzbaşı rütbesi ile tezkere alır. İstanbul’da açılan Beden Eğitimi Kursunu 1929 yılında bitirerek, Trabzon tarihinin ilk Beden Eğitimi Öğretmeni olan Hüseyin Avni Aker, 1938 yılında, Trabzon Bölgesi Beden Terbiyesi Asbaşkanlığına getirilir ve ölüm tarihi olan 1944 yılına kadar bu görevde kalır. Trabzon sporunun gelişiminde, Türkiye İdman Cemiyetinin kurulmasında ve Trabzon’daki spor kulüplerinin bir araya getirilmesinde de büyük çabaları olan Hüseyin Avni Aker, Trabzonspor’un  büyük başarıları ile özdeşleşen Hüseyin Avni Aker Stadyumunun yerinin kazandırılmasında da  öncülük etmiş ve yapımı için çok büyük fedakarlıklarda bulunmuştur. Trabzon sporunun gelişiminde, beraber kader birliği yaptığı ve stadın açılış döneminde, Trabzon Beden Terbiyesi Bölge Müdürü olarak görev yapan Hayri Gür’ün önerisi  ile adı, yapılan stada verilmiştir. Akyazı’da yeni stadın yapılması ile birlikte, Avni Aker Stadı yıkılmış ve Hüseyin Avni Aker ismi maalesef yeni stada verilmemiştir. Trabzonspor’un, saymakla bitiremeyeceğimiz, Trabzonspor’a çok büyük katkılarda bulunmuş  bir çok efsane isim vardır ve  bu  isimlerin hepsi, bizim için çok değerlidir. Bu kıymetli isimlerin efsaneleştiği yer ise Hüseyin Avni Aker Stadyumudur. Trabzonspor’un, kurulduğu 1967 yılından, dünya takımı olduğu  bugüne kadar olan yolculuğunda en büyük etken, şehir ve takımı bütünleştiren Avni Aker ruhu olmuştur. Trabzonspor’un efsane isimlerinden Şenol Güneş’in, Beşiktaş ile yeniden anlaşma yapmasından sonra yapılan eleştiriler nedeniyle, bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Şenol Güneş, profesyonel bir teknik adamdır. İstediği kulüpte görev alabilir ve  anlaştığı Beşiktaş kulübünün simgeleşen işaretlerini büyük bir iştahla yapıp, Beşiktaş için ölürüm de diyebilir ama bunu yaptıktan sonra, Hüseyin Avni Aker gibi efsane bir ismin yerine stada ismi verilemez. “Trabzonspor’un kaptanı, başka bir takımda, başka bir kaptanın arkasında sahaya çıkamaz.” deyip 28 yaşında futbolu bırakan Dozer Cemil, “Trabzonspor’da olmadıktan sonra, UEFA finalinde kaldırdığım kupa, benim için sadece bir metaldi.” diyen Fatih Tekke ve “Galatasaray’dan sonra Türkiye’de takım çalıştırmam.” diyen Fatih Terim’i, takımlarına aidiyetlerini, söylemlerinin yanında eylemleri ile de ortaya koyan profesyoneller olarak örnek gösterebiliriz. Trabzonspor’un maçlarını oynadığı stadın adı, benim için bugünden itibaren Hüseyin Avni Aker Stadyumudur. Resmi ismi ne olursa olsun, yazılarımda ve söylemlerimde bu ismi kullanacağımı belirtmek isterim.

Yazımı, çocukluğundan itibaren İstanbul’da yaşamını sürdüren, eğitim gördüğü  okullarda, Trabzonsporlu olmanın yalnızlığını ve gururunu  göğsünde madalya gibi taşıyan ve bugün 28 yaşında olan canım kızım Asena Kolcu’nun şu sözleri ile bitirmek istiyorum: “Trabzonsporlu olmak, adaletsizlikler karşısında umutsuzluğa düşen küçücük bir çocuğun gözyaşları için, haksızlığa karşı dimdik ayakta duracak inada ve umuda sahip olmaktır. Bizim bu takıma olan sevgimiz, maddiyat terazisiyle ölçülemez. O yüzden, herkes takım tutabilir, renk değiştirebilir, ama biz, sonsuza kadar “Kazım gibi” severiz.”