Kutlama Mesajları…

Bordo mavili temsilcimizin, 2021-2022  Süper Toto Süper Lig şampiyonluğu; gerek ülkemizde, gerekse dünyanın hemen hemen her noktasında, büyük bir heyecan ve sevinçle kutlanırken;  yerli yabancı birçok  futbol kulübü de, resmi internet sitelerinden, Trabzonspor’un şampiyonluğunu tebrik eden mesajlar  yayınladılar.
 

Türkiye  Futbol Federasyonu ve Süper Lig’in on bir güzide kulübü, bordo mavili ekibi  tebrik ederken; başta  üç büyük(!) takım olmak üzere, Antalyaspor, Sivasspor, Kayserispor ve Y. Malatyaspor  kulüplerinin hâlâ bir kutlama mesajı yayınlamaması, doğal olarak  tüm spor kamuoyunun dikkatinden kaçmadı.

Bu takımların bir kısmı, tebrik mesajı yayınlamak için, eğer TFF'nin Trabzonspor'un şampiyonluğunu resmi olarak  tescil etmesini bekliyor ise, buna diyecek hiçbir sözüm yok...

Ancak, TFF’nin tescilinden sonra, söz konusu bu kulüpler, hâlâ bir kutlama mesajı yayınlamazlar ise,  işte o zaman  gerçek niyetleri, Trabzonspor'un başarılarından  nasıl rahatsızlık duydukları  ve en önemlisi hangi güç odaklarının yanında yer aldıkları alenen ortaya çıkacaktır. O yüzden aceleci davranıp, hiçbir kulübü zan altında bırakmak istemiyorum. Gelecek günler tüm bu soruların cevaplarını verecek;  ak koyunu da kara koyunu da, bizlere gösterecektir.

****

Burjuva Muhtar…

Kadı Köy temsilcisinin, kendi kulübünün şanlı(!) tarihinden bihaber burjuva muhtarı, 3 Nisan tarihinde yaptığı konuşmada, Trabzonspor’un adını özellikle telaffuz etmeyerek, bizleri o kadar üzdü o kadar yaraladı ki; inanın yaşadığımız bu büyük acıyı(!)  tarif edebilecek ifadeler bulmakta çok zorlanıyorum. Öyle ki; tüm Trabzonspor taraftarları, günlerdir bu olayın hüznünü ve şokunu yaşıyor.

Zaten, Trabzonspor'un adı öyle her önüne gelenin, pervasızca ağzına alabileceği kadar değersiz/basit bir kavram olmadığı için;  burjuva muhtar, bordo mavili ekibin o lekesiz ismini ağzına almayarak,  Trabzonspor camiasına büyük bir bayram hediyesi vermiş ve farkında olmadan tüm taraftarımızı onurlandırmıştır.

“Yaptımsa, kulübümüz için yaptım diyerek” şikeyi adeta itiraf eden zat-ı muhteremin yıllarca başkanlık yaptığı, siyasetin, bürokrasinin ve sermaye gruplarının maddi ve manevi her türlü desteğini arkasına alan, haksızlık, adaletsizlik, enaniyet, şımarıklık, teşvik primi ve şike iddiaları, manipülasyon, hakaret içeren pankartlar ve koreografiler, transferlerde ayak oyunları, maçların devre aralarında hakem odalarını basarak tehditler savurma, polis otolarını yağmalayarak sokakları savaş alanına çevirme, kendi stadyumunu yakma teşebbüsü, siyahi futbolculara muz göstererek onlara maymun imasında bulunarak ırkçı tavır sergileme, kendi futbolcularını taraftar gruplarına dövdürme, tribünlere siyaset sokma  gibi, sporun  ruhuna aykırı uygulamalar denilince, ilk olarak akıllara gelen, malum kulübün, zaten manevi değerler ve spor ahlakı açısından, Trabzonspor ile aynı kulvarda olabilmesi söz konusu olabilir mi?

Burjuva muhtar ve ihtiyar heyeti, her ne kadar gerçeklere gözlerini kapatarak; olayları çarptırmaya ve farklı yönlere çekmeye çalışsalar da, er ya da geç hakikatlerin ortaya çıkmasına mani olamayacaklardır. Ne de olsa, hakikat güneşi,   yalan, iftira ve bühtanlarla söndürülemeyecek kadar; büyük, ışıltılı ve ihtişamlıdır.

Kendi başarısızlığını ve beceriksizliğini kamufle edebilmek için, taraftarlarını Trabzonspor'un ismini kullanarak, manipüle ve provoke etmeye çalışan burjuva muhtarın, yaptığı icraatları, aldığı tuhaf kararları, basına verdiği ilginç demeçleri görünce, mensubu olduğu holding grubunun, bu noktalara nasıl gelebildiğine gerçekten de, çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim.

Daha düne kadar, kendi taraftarları tarafından, hemen hemen her maçta protesto edilen burjuva muhtar, kendi aklınca kendisine yöneltilen eleştiri oklarını, Trabzonspor’a yönlendirerek; belli ki başkanlık koltuğunu kurtarma ve gündemi değiştirme amacıyla, bilinçli bir strateji izlemektedir.

Bir de, malum takımın, yeni göreve gelen, bir divan başkanı var ki, o da tam anlamıyla evlere şenlik bir şahsiyet…

Divan Başkanlığı seçimlerinde ben Atatürk’ün adayıyım, diyerek diğer adaylara saygısızlık yapacak kadar, haddini aşan, her fırsatta her konuyu ideolojik bir zemine çekmeye çalışan; bir kısım medya tarafından ahlaklı ve dürüst gazeteci timsali olarak gösterilse de, zamanında emrinde çalıştığı medya patronlarının yaptığı her türlü usulsüzlüğe ses çıkarmayan; 28 Şubat döneminin medya ayağında  görev alan, seçildiği gün basının önünde kendi kulüp başkanı tarafından adeta yerin dibine sokulan bu kişinin, Trabzonspor Kulübü'nü Fetö’yle ilişkilendirmesi tam anlamıyla bir akıl ve vicdan tutulmasıdır.

Malum takımın günah galerisini alabilecek büyüklükte, bir müze ülkemizde daha inşa edilememişken; yöneticilerinin kalkıp da,  şanlı armamıza ve büyük taraftarımıza, çamur atmaya kalkışmaları, tam anlamıyla, trajikomik bir olay olarak hafızalara kazınacaktır

Trabzonspor, İstanbul hegemonyasına gerçek anlamda kafa tutabilen, tek Anadolu kulübü olduğu için, zamanında malum takımın canını çok yakmış; abartılmış karizmasını defaatle çizerek, Kadı Köy temsilcisine birçok maçta sahayı dar etmiştir.

O yüzden, yaşadıkları travmaları, rahatlıkla anlayabiliyor ve onları anlayışla karşılıyorum. Trabzonspor var olduğu müddetçe, malum takımın bu tür ağır travmaları, daha uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor.

Yıllar önce, ünlü aktör Kemal Sunal (İnek Şaban) Hababam Sınıfı filminde bu durumu, o kadar güzel ifade etmiş ki;  bu replik hâlâ hafızalarda tazeliğini korumakta ve malum takımın ruh halini, çok güzel anlatmaktadır:

“….Yav ! Şu takıma bir türlü şansımız tutmuyor.

Biz zaten hayatta iki şeyden çekiyoruz;  bir Mahmut Hoca bir de Trabzonspor…”

****

Muhteşem Görüntüler…

Üç büyük(!) takıma, adeta nazire yaparcasına, Trabzon meydanında yapılan muhteşem kutlamalar, bırakın ülkemizde tüm dünyada büyük bir ilgi ve beğeni gördü.

FİFA ve UEFA’dan tutun da, CNN, BBC gibi dünyaca ünlü haber ajanslarına kadar birçok önemli kuruluş ile spor, sanat ve siyaset  dünyasının bazı ünlü isimleri (Gary Lineker, Luka Modrić, yönetmen Fatih Akın)  kendi sosyal medya hesaplarından bu muhteşem  görüntüleri paylaşarak; Trabzonspor'un özelinde ülkemizin tanıtımına büyük katkı sağlamışlardır.

Şimdi soruyorum sizlere, sözde büyüklerin, dev bütçelerle yaptıkları şampiyonluk kutlamalarının,  acaba hangisi tüm dünyada bu kadar ses getirebilmiştir?
 

Geçen hafta yayınlanan yazımda, şampiyon olunca bayrağımızı betondan köprülere değil, gökyüzündeki yıldızlara asacağız demiştim. Meydanda lazer ve telefon ışıklarıyla yapılan muhteşem kutlama görüntülerini izleyince, yıldızlara bayrak asmakla kalmadığımızı, yüz binlerce yıldızı  gökyüzünden Karadeniz’e indirdiğimizi  görmenin mutluluğunu yaşadım.

Semanın  kandilleri olan yıldızları, tek tek elleriyle toplayarak; Trabzon’un  göğsüne bir nişan gibi takan, siz büyük Trabzonspor  taraftarı; hakkındır, sonuna kadar, bu  şampiyonluğun tadını çıkarmalı ve  hazzını yaşamalısın.Haykırışın ve haklı isyanın, futbol baronları ile tarafgir medyanın ağzına, bir tokat gibi çarpsın.

Destanın,  uçsuz bucaksız yaylalara, başı dumanlı dik dağlara, Karadeniz’in hırçın sularına alın terinle yazılsın. Sen ki, oyunu ezilenler adına bozan, kutlu bir kalabalık; kuzeyden İstanbul Boğazı’na esen, sert bir fırtınasın...

Şunu iyi bilmelisin, elde edilen bu şampiyonlukta, en büyük pay senin, o yüzden en çok sen, en çok sen gururlanmalısın...