Trabzonspor’da yaşanan güzel gelişmeler, herkesin yüzünü  güldürüyor. Bordo Mavili takımın bu sezonu şampiyon bitireceğine olan inancımı, daha sezon başında kaleme aldığım yazımda dile getirmiştim. Bu inancımın birkaç sebebi vardı.

Trabzonspor’un bu sezon şampiyon olmaması için artık hiçbir engel görmüyorum. Milyonda bir ihtimal, mucizevi durum yaşanırsa, bu tamamen kendi aptallığımızdan kaynaklanır. Trabzonspor için sezon  başında umudumu dile getirdiğim ve yarışta favori olduğunu yazdığım yazılarımda ki inancım, birkaç önemli sebebe dayanıyordu.

Bunlardan birincisi, İstanbul takımlarının oluşturduğu kadrolardır. Şampiyonluktaki en büyük rakip olarak görülen bu takımlardan özellikle Galatasaray ve Fenerbahçe’nin transfer yanlışları ile otomatik olarak zirveden kopacaklarını düşünüyordum. Nitekim de öyle oldu. Trabzonspor ile sadece Beşiktaş’ın yarışabileceğini düşünüyordum. Beşiktaş takımı da kendi içinde ailevi problemler yaşadığından, bu düşüncem boşa çıkmış oldu.

Bir diğer etken Abdullah Avcı ve transferler oldu. Trabzonspor başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun sezon başı transferleri, teknik adamla kafa kafaya vererek yapmış olması, şahsımın Abdullah Avcı’ya olan inancı beni bu sezon için daha Ağustos ayında umutlu kılmıştı. Nitekim geçen sezon yapılan ve içinde çokça saçma sapan transferlerin olduğu yanlışlar ile büyük hayal kırıklığı yaşanmıştı. Oysa bu sezon, bir iki yanlış yapılsa da genel manada doğru nokta atışları yapıldı.

Şampiyonluğa giden yolda beni sezon başında umutlu kılan bir başka etken ise Ağaoğlu’nun iki yıl üst üste yaptığı, iki kritik dokunuş olmuştu. Yönetim içerisinde çift başlılık yaratan ve  ‘en iyisini ben bilirim’ anlayışı taşıyan, ne hikmetse transferleri kimselere bırakmadan kendileri yapan asbaşkanlardan kurtuldu Ahmet başkan. Birinci yönetimin sonunda, Hayrettin Hacısalihoğlu’nu saf dışı bırakarak, aslında kocaman bir prangadan kurtulmuş oldu. Ağaoğlu daha sonraki asbaşkanı Mehmet Yiğit Alp ismine de transferde önce yetki verdi. Baktı ki yüzüne gözüne bulaştırıyor, yavaş yavaş el çektirdi. Elinden yetkileri alınan Yiğit Alp, bir çocuk edasıyla küskünleri oynadı ve pasif konuma düştü. Ahmet Ağaoğlu, son kongrede zaten elindeki yetkilerini aldığı Alp’in ipini çekmekte  sakınca görmedi ve doğru bir hamle ile kendini de, kulübü de rahatlattı. Zaten futbol konusunda bir bilgisi olmayan bu delikanlı, yönetime Albayraklarla olan dostluk ilişkisine binaen girmiş ve yükselmişti. Fakat daha evvel ki yönetimlerde de olduğu gibi, kendisini yönetimlere reva görenleri hayal kırıklığına uğrattı. Ahmet Ağaoğlu ise iki asbaşkanından kurtulup, teknik adamıyla kafa kafaya vererek takıma doğru takviyeler yaptı.

Netice itibarı ile; hem İstanbul takımlarının kötü kadro yapıları, hem Ahmet Ağaoğlu’nun çift başlılık yaratan asbaşkanlarına karşı hamleleri, hem de bu sezon ki doğru transfer politikası, Trabzonspor’u bugünkü noktaya taşıdı. Kafamdan geçen önemli bir sebep daha var ama onu şimdilik yazmayacağım. Çünkü böylesi bir yolda kafanız karışsın istemem.